Meme Kanserinin Tanısı Nası Konulur?

Meme kanserinde erken teşhis diğer tüm kanserlerde olduğu gibi tedavinin en önemli belirleyicisidir. Erken teşhis edilmesi halinde  %100’e varan oranlarda sağkalım sağlanmaktadır.

Erken evrede saptanması amacıyla geliştirilen tarama programları tanının ilk basamağını oluşturmaktadır. Tanıda en önemli kural bireylerin bilinçlendirilmesi yoluyla kendi kendine yapılan muayenedir.

Ayrıca herhangi bir şikayeti olan bir hatanın muayenesi veya çekilen  mamografi, ultrasonografi ve MR gibi görüntüleme yöntemleriyle bir lezyon olup olmadığı anlaşılabilir.

Memedeki lezyonlar takip altına alınabilir veya biyopsi ile daha ileri bir inceleme  yapılabilir. Bu karar lezyonun yeni oluşup oluşmadığı, muayene bulguları, radyolojik tetkik sonuçları ve kişinin aile veya bireysel özellikleri gözönünde bulundurularak alınır.

Biyopsi kararı alınırken lezyona hangi biyopsinin yapılacağı; ele gelip gelmemesi,  ultrason veya mamografi görüntülemeden hangisi ile görüntülendiği önemlidir. Örneğin sadece mamografide saptanan şüpheli kireçlenme alanları, mamografi eşliğinde telle işaretleme tekniği (sterotaktik biyopsi) denilen tel kılavuzluğunda açık bir teknik ile yapılır.

İnce iğne biyopsisi genellikle memedeki kistlere veya koltukaltındaki lenf bezelerine uygulanmaktadır. Burada amaç lezyonun kanser hücresi barındırıp barındırmadığının belirlenmesidir, bu yöntem ile dokudan parça alınamaz.

Meme Kanserinin Tanısı Nası Konulur

Tru cut denilen kalın iğne biyopsisi tekniği meme kitlelerinde en sık uygulanan biyopsi yöntemidir. Bu biyopsi yöntemi ile doku biyopsisi yapılır, yani lezyondan belirli büyüklükte parçalar alınır. Bu biyopsi yöntemi ile yalancı negatiflik denilen kanserin atlanma olasılığı en az orandadır. Ayrıca bu yöntem ile lezyon cerrahi olarak çıkarılmadan alınan parçaların patolojik olarak değerlendirilmesi ile hangi kanser alttürüne ait olduğu, reseptör durumu ve öncesinde bir tedavi veya ek görüntülemeye gerek olup olmadığı  belirlenebilir.

Bu işlem genellikle bir görüntüleme yöntemiyle (ultrasonografi, mamografi)  beraber yapılır. Böylece lezyonun doğru alanından yeterli sayıda biyopsi alınabilir. Bu biyopsi yönteminde kullanılan biyopsi tabancası ile hızlı ve güvenilir olarak işlem tamamlanır, lokal anestezi yapıldığı için genellikle ağrısız veya çok az  ile ağrı olur.

Meme Kanserinin Tanısı Nası Konulur

Doku tanısı ile meme kanseri teşhisi konulduktan sonra memede ek tümör odağının olup olmadığının belirlenmesi ve kitlenin büyüklüğünün daha iyi anlaşılması için gerekirse MR çekilebilir,  PET CT ile tüm vucut taraması yapılabilir.

 

Meme Biyopsisinin Riski Nedir?

Meme biyopsisi sonrası yapılan işlemin boyutuna ve alınan dokunun büyüklüğüne bağlı olarak, morarma, şişlik, kızarıklık gibi şikayetler oluşabilir. Ancak bu şikayetler genellikle oluşmaz veya  ortaya çıktıklarında genellikle hafif düzeyde ve geçicidirler. İşlem sonrası yapılacak soğuk kompresyon ile bu şikayetlerin oluşması kolaylıkla önlenebilir.